Apansız bir Gökyüzü
Sessizliğimle dost olmuştum artık. Kendi sesime bile artık yabancılık duyar olmuştum. Çırpınışlarım uzun hem de çok uzun bir pişmanlığın çabası olacaktı. Hem yaşanmışlara hem de yaşanmamış onca şeye karşı. Şimdiler de mi? Bilmiyorum, apansız gidiyorum bu yolda. Ne bir çağrı duyar oldum ne de bir sessizlik. Karanlık bir diyarın kapıları çoktan açılmıştı, görüyorum ki o karanlık, merhametini bir kenara bırakmış öylece bekliyordu beni. Ne zor şey derdim ve günahlarımın altında kalmanın çaresizliği sinmişti bakışlarıma. Gücüne karşılık benden itaat bekleyen şey galip gelmişti. Evet! Evet! O’ydu. Gördüklerimle artık hayalperest bir birliktelik yaşarken başkalarına inanmalarım çok oldu. Yanılıyordum ve günden güne zayıf düşüyordum zihnimde. Yaşanılan onca şeye karşı suçluydum. Aslında her şeyin tek suçlusu bendim çünkü ayaklarım tökezlemişti ve çamura batmış bir bedendim artık. Biliyorum yukarıda anlattığım şeyler arasında bir bağlantı veyahut bir anlam bütünlüğü bulmak için gayret ediy...