Anlam arzusu


İnsan için hüzün vakti olmadığını çoğu kez gördüm ve defalarca tecrübe ettim. Zamansız gerçekleşen bu durumun insan fizyolojisi noktasında çeşitli etkilere sahip olduğu belki de birçok bilinmeyenli denklemin oluşmasına sebeplerin en mühimi.

Belki de bu hüzün vakitlerinin olması beni daha zinde olmama sebep. Bu vakitler yüreğimin daraldığını ve zihnimin ansızın  karanlıklara dûçar olduğuna şahit oluyorum.

İnsan kendini bilme serüveninde defalarca acı ve ızdırap, onlarca sevinç ve saadete tanık olmuştur. En temelinde  insanın kendini var etme çabası onu kendini daha çok bilme arzusuna sevk ettiğini de görmektedir.

Bu büyük evrende uçsuz bucaksız hayallere sahip olan insanın bu hayallerinin yanında haz ve tutku sahibi bir varlık olarak evrenin merkezinde yer alması onu kimi zaman hayranlığa kimi zaman da manasızlığa sevk eder. Anlam arayışını hangi çerçeveden yaptığından ziyade neden ve nasıl sorusunu çok az sorması manasızlık çemberinin yegane noktasıdır.

Bilme arzusu ile yanıp kül olduğumuz insanlığın bunca çabası ile sabit olduğu aşikar. Fakat bunca gelişmenin insanın kendini bilme ve zihnine hükmeden onlarca garip düşünceye savunmasız kalması, gücün aslında tam manasıyla da kendinde olmadığının bir göstergesi.

İnsan, bir ormanın derinliklerinde eşsiz bir zaman geçirirken ormanın uzak bir köşesinden gelen  su sesinin bu eşsiz zaman dilimini korkulu bir vakte zapt etmesi insanı bu korku çemberinden anlamlı bir şeyler ortaya koyması da uzun bir süre mümkün olmaz.

En nihayetinde varlık aleminde var olmuş sayısız varlığın kendini bilme arayışı bir süredir devam ederken içimizden kaçımızın bu çemberden sağ çıkacağını bilmiyoruz.
Aslında güzel olan şeyin de bilmeden, ansızın gelen olması ayrı bir güzel oysa.

Yorumlar

Popüler Yayınlar