Çırpınış
Karmaşa her şey, karmakarışık zihnim. Düzenlemeye çalışıyorum ve her an daha da karışıyor onca şey. Ne yapsam bilemedim. Durdum ve soluklanmayı denedim belki bu bir işe yarar diye düşündüm bunca karmaşa içerisinde. Sağlıklı olur mu dersin Mehlika? Biliyorum biliyorum, olmaz diyeceksin. Belki de demeyeceksin, bilmiyorum.
Yol boyunca yürürken bir çocuğun yanıma gelip selam vermesi, birkaç gündür buradan geçmediğimi, beni göremediğini ifade etmesi beni şaşkın etti. Doğrusu neden bunu merak ettiğini bilmiyorum. Oysa sadece yol boyunca her gün gördüğüm keza aynı şekilde onun da beni böyle gördüğüne emindim bunca zamandır. O vakitler nedenini pek hatırlayamasam da yol güzergahımı değiştirmiştim. Bir çocuğun buna dikkat edip samimiyetle bunu söylemesi bir an mutlu etmişti beni. Oysa o yoldan binlerce insan geçmekte, herkes gibi ben de geçiyordum öylece. Hissiyatsız olmak boşuna bir çabaymış, öğrendim bu küçük dostum sayesinde. Çokça başıma geliyor bu yanılışlarım. Kısmen üzerken bu duygu beni kısmen de mutlu ediyor. Garip oluyor bu duygular bedenimde.
İnsan olarak var olduğum şu evrende öylesine küçüğüm ki bunu ancak kainatı görerek anlayabiliyorum. Beni duyan, gören ve ne hissettiğimi bilen veyahut bunu şu aciz ruhumdan daha iyi anlayacak bir varlık olarak Allah diyebilirim. Lakin benim gibi yaratılmış olan bu varlıkların pek de dikkat ettiğini sanmıyorum. Bir vakit yeryüzüne semâ’dan bakmayı denediğimde şunu görüyorum. Herkesin kendi iç ve dış dünyası ile denkleştiremediği onca şey var ki anlamak veya anlamamak bir insan için ne kadar da gerekli şeyler. Anlamak önemli çünkü bununla var oluyor karşımdaki varlık. Anlamamak da önemli çünkü her varlık kendi varlık tasavvuruyla bunu bir nebze de olsa engellemiş olur.
Şu girdap gibi görünen hayatta sadeliği yakalayabilmek için sanki tüm bu gayretim. Nerede ve nasıl bulacağımı bilmeden yönsüz bir arayış içerisindeyim. Arayışımı anlamlandırmak adına kitaplara sarıldım bu sancılı süreçte. Fakat onların da bir nebze bu arayışıma yön verişinden sonra çırpınışım epey sürdü ve sürecek gibi de görünüyor.
Onlarca fikre onlarca zihne dayanarak ortaya koymaya çalıştığımız düşüncelerin, bizleri yaşadığımız dünya içerisinde acıya sevk ettiğine şahit oluyorum. Bu olaya başka bir pencereden bakmaya çalıştığımda da bu acının adeta bedenime ve ruhuma şifa olduğunu da görüyorum.
Anlayabilmek için sindirmek, sindirebilmek için de iyice dinlemek gerek. Öyle değil mi gerçekten?
En azından ben öyle bildim ve hala bilmek adına küçük adımlar atmaya devam etmeliyim. Keşke'lerimin az olması için daha çok anlayabilmek ve anlaşabilmek adına düşüncelerimin bu kelimeler ile kainatın bir köşesinde iz kalmasını istedim. Kulaklarımda kainatın hafif tınısı ve yüreğimde barınan çelimsiz duygular eşliğinde umarım başarabilirim.
Umarım..
Yorumlar
Yorum Gönder