Gölge ve Hüzün



Fidan yetiştirir gibi büyüttüğüm onca düşünce nimetim bazen küçük bir kıvılcıma kurban gidecekmiş gibi hissediyorum. Hissetmekle kalmayıp, beni kendimden etmeye bile yetiyor. Kapalı bir alanda dolanıp dururken, bir köşede uyuyakaldığım vakitlerimi de biliyorum.

Ansızın bir ses çarpar kulaklarına.. Sağır edercesine şiddetini yükseltir. Uzun bir süre sessizlik denen şey yüreğinde yükseldikçe yükselir. Çevren toz dumana karışmıştır artık; sevdiklerin, özlemlerin, hayallerin artık o toz dumanın arkasında kalmıştır. Oysa bir kez daha yeltenirsin konuşmaya, sadece bir hışırtıdan ibarettir söylediklerin. Sesinde çıkmaz o toprağa bulanmış bedeninle.

Ne yaşarsan yaşa; bir umutçasına yüzündeki varoluş tebessümünü barındırmaya çalışmak ne de zor bir şey. Senin hüznünü bile yaşamayan onca varlıktan seni anlamasını beklemek ne de zor şey.
Düşenin halinden ancak düşen anlar sözü ne de yerindedir. Tabii bilene ve görene...

Yer,
Hafif bir sulu göz,
Bir ağacın altında ıslanmamak
Ne heyecan verici bir şey, 
Sol yanımda duran kadın,
Öylesine içten bir nefesle,
Barındırıyor yüzündeki hüznü,
Tüm yaşadıkları,
Bir dumanla yükseliyor göğe
Duvarın bir köşesinde,
Elleri hafif toprağımsı,
Islak yeşillikler üzerinde gezinen bir kadın...

Yorumlar

Popüler Yayınlar