Perde


Küçük bir oda... 
Penceresi var lakin soğuğa engel olamayan camlarla kaplı. Vücudumun en uç noktalarında bile derinden hissedişim..
Soğuğun  sessiz çığlıklarını, rutubetli ve solmuş beton parçalarından kulağıma çalınışı..
Zihnimi allak bullak eden, dengemi altüst eden kızıl bir çarpıntı vurmakta vücudumun en uç noktasına.
Örümcek ağlarının yuvasına eşlik eden birkaç küçük beden ile onlarla yaşayan taşlaşmış dertleri...
Her gün, her dakika ve her saniye ellerinde ve ayaklarında bu taşın soğukluğu ile yaşamakta kendilerine bir zor görmüyor ve günden güne de o taş, bir çok nefes alan varlıktan daha değerli. Şu zihnim hangi soğuğa esir, fikirlerim hangi çukurda beklemekte, ne zaman yol alır şu derin rüyalarım?
Yoksa boğulur muyum aydınlık bir diyarda ve onlarca gören âmâ içerisinde...
Olmak istemezdim aydınlıkta; yoksa bahsettiğiniz aydınlık dediğiniz bu diyarda gerçeklere âmâ olmak dediğiniz şey tam bu ise...
Yağlı bir boya kutusu ve yanı başında duran tiner kutusu..
Odanın her bir köşesini dolaşmakta olan garip bir kokusuyla ilişmekte bulduğu en tenha yere. 
Boya kokusu... Bu koku ile uyumak ve bu kokunun verdiği mutlulukla uyanmak.. Hayatımın birçok noktasında bu koku beni alıp götürmeye bile yeterdi.
Kaç kez, hangi vakit bu sevinci yaşamıştım oysa... Belki de bunun yokluğunda yaşam süren birkaç beden ile bir anlığına buna hasret kalışım..
Ve tüm benliğimi, derinden gelen bir sevinç sızısı sarıp sarmalıyor. Görebilmiş miydim? Görebilir miydim ? Kim bilir belki bir sokakta, belki de ıssız bir toprak yığınında.. Dirilir ruhum, yanıcı nefesimden.. 
Bir umut..

Yorumlar

Popüler Yayınlar