Zaman ve İnsan

Zamanın hissiz bir duygu gibi insanın yüreğine çöktüğü vakitler bir hayli çok günümüz çağında. Gözlerimizin gördüğü onca anlamlı veya anlamsız şeylerin zamanın en derin yerlerinde, karanlıkta yaşamakta olduğuna da şahit oluyoruz. Bu karanlık öyle ki zahiri ve batıni olan her şeyi düşman olarak görmekten pek de geri kalır yanı yok.
Her çağın kendisinde barındırdığı insan topluluğu; her geçen zaman da farklı anlamlar ifade ediyorken, anlamsız şeyleri de içerisinde toz parçasına çevirmek  gibi bir eyleme dönüştürmektedir.
Ve aynı zaman yine tezahür edecekti; derinlerden gelen acı bir his ve hüzünlü bir yüz ifadesiyle birlikte hem de. Ne anlamı vardı ki bu olağan şeylerin, anlamlı şeylerin de varlığı pek bir ifade barındırmaz kendi dünyasında.
Zihnimizin en derin yerlerinden yükselen bir sese kulak kesilmişken, ruhunun en aciz olduğu bir vakitte bir ayrılış gelmiştir, artık geri dönüş yoktur bilirsin. İşte o vakit, zaman denen bir yanılsama içerisinde donup kalırsın ve zaman artık bir örtü edasıyla üzerine çöker. Suskunsundur. Sesin soluğun olsa da duymazsın, en mahcupça bir halet-i ruhiye barındığını da duyarsın fakat sessizdir artık zaman. Pili bitmiş bir saat gibi o karanlık duvarın en aciz sahibisindir artık.
Dışarıda yağan yağmurun bir devinim içerisinde yağdığını görmek insanı ziyadesiyle memnun ederken, derinlerde bir yerde barınan karanlığı her geçen gün yeniden ıslatmakta olduğunu  pek geç anlıyor sanki insan.
Zaman ve yağmurun birlikteliği öylesine eşsiz iken bir taraftan da mahcupluğu ile bir ömür boyu insanın zamansal boyutunu adeta bir balçık misali evirip çevirmekte. Adeta yaratıcı bir gücün ruh gökkuşağında rengarenk var olmaktadır insan ve zaman. Bu var oluş öyle bir devinim ki  bir kısır döngüden ibaretken bir anlığına bu döngü anlamlı bir devinime dönmektedir.
Bu kavramlar  içerisinde insan, zihninin  karanlık taraflarında  bir nida, bir yakarış, bir uyarış yükselirken bulur kendini.
Bir insan cümbüşü belirivermiş sokağın başında. Bir beden daha gitmiş yanı başımızdan, sessiz habersiz öylece. Arkasından okunan nice yüce kelamlar gökyüzüne yükselirken, koşup yakalayabilir miydim? Hayatımın bu anında tüm sessizliklerime bir kez daha minnettardım. 
Bir şarkı odanın en izbe köşesinden yükselirken, son zamanlarımı yaşadığımı sezmekteyim. Göz kapaklarıma üşüşen uykuya usulca ayak uydurmakta güçsüz bedenim ve her geçen vakitte daha iyi anlamaktayım kendimi. Çırpınışlarımın anlamsızlığını, düşüncelerimin yersizliğini..

Yorumlar

Popüler Yayınlar